Utsuro no Hako - Türkçe:1. Cilt 3087. Defa

From Baka-Tsuki
Jump to navigation Jump to search

Büyük bir Umaibō hayranıyımdır, ama buna rağmen Teriyaki Burger tadındakileri pek sevmem.

Onun evinin hemen yanındaki ıssız parktaydım. Bana verdiği Umaibō’yu çiğnerken su çeşmesinin önünde birbirimizin yüzüne bakıyorduk.

“...Nasıl tadı?”

“......Hm, ehm, sevmediğim bir çeşit değil, ama yani…”

“...Umaibō hakkında… konuşmuyorum.”

Bunu biliyorum. Ama yani, nasıl cevap vermeliyim?

“...Ee, benimle çıkar mısın?

Heyecanlanmaktan kaçınacak kadar yeterli tecrübem yoktu aşk işlerinde.

Ama o da en az benim kadar heyecanlı olmalıydı. En azından, onu hiç böyle görmemiştim.

Belki bu sabah bana bahsettiği yeni rimelden kaynaklanıyordu, ama gözleri her zamankinden daha da büyük gözüküyordu. Ve o gözler bana doğrudan bakıyordu… öyle bir bakışı kaldırabilmemin imkanı yok.

Ne desem bilemiyorum, ama sessiz de kalamazdım, o yüzden ağzımı açtım.

“Yani… bana âşık mısın?”

Gözümün önünde yüzü kıpkırmızı oldu.

“...bel...ki”

“Belki mi?”

Düşünmeden onun yanıtını tekrarladım.

“.......Ö-Öyle bir soru sormak çok kaba değil mi? Cevabımı zaten biliyorsun, değil mi?.. Y- Yoksa söylememi mi istiyorsun?”

“Aa..!”

Sonunda duyarsızlığımın farkına vardım ve kafamı utançtan eğdim.

“Özür... dilerim.”

Tepkisel olarak özür diledim. Bana mahcup gözlerle bakıp mırıldandı.

“.......Seni seviyorum.”

Sonra dikilip bunu yüzüme söyledi.

“...Seni seviyorum.”

Yüzü şaşırtıcı derecede şirin olduğu için gözlerimi başka yöne çevirmekten kendimi alıkoyamıyordum. Kalbim kesinlikle daha hızlı atıyordu—sırf bu sevgi gösterisinden dolayı.

Bence çok şirin gözüküyor.

Kişiliği neşeli, ve insanlar sürekli etrafında toplanıyor.

Ona birçok erkeğin itiraf ettiğini de biliyordum, ama hepsini reddetmişti.

Onunla çıkmak harika olurdu elbette.

Ama—

“Özür dilerim.”

Ama ona böyle bir cevap verdim—o kadar açık olmam beni bile şaşırtmıştı.

Onu geri çevirmenin gerçekten de yazık olduğunu biliyordum, ama ikimizi birlikte hayal edemedim bir türlü. Her nedense, bu fikir gerçekçi gelmiyordu.

Gözlerindeki beklenti kayboldu ve yerini gözyaşları aldı. Suçun tamamının bana ait olduğunu bilmeme rağmen, ona doğrudan bakamadım.

Hiçbir şey söyleyemedim, çünkü söyleyebileceğim tek şeyin ‘özür dilerim’ olacağından emindim.

“.......baya bir tereddüt ettin, değil mi?”

Mırıldanmasına yanıt olarak kafamı salladım.

“...hey… sen Umaibō seviyordun, değil mi?”

Alakası olmayan sözler. Tekrar kafamı salladım.

“Ama Teriyaki Burger tadını o kadar sevmiyorsun, öyle mi?”

“...evet.”

“Hangi tadı en çok seviyorsun?”

“Ehm… Mısır Çorbası herhalde?”

Neden Umaibō hakkında konuştuğuna dair hiçbir fikrim yoktu, ama yine de sakar bir şekilde cevap verdim.

“Anladım. Mhm, Mhm…”

Tekrar tekrar kafasını salladı.

“Ahaha… başarısızdım o zaman.”

Söyledikleri tamamıyla önemsiz gibi gelmişti, ama her nedense, sözleri içimi ürpertti. Kötü düzenlenmiş bir video izliyormuş gibi tüyleri ürpertici bir hisse kapıldım.

Başını kaldırıp bana baktıktan sonra, “Başka bir yol deneseydim, teklifimi kabul etmiş olabilir miydin?” diye sordu.

Bilmiyorum—belki? Ne de olsa, şimdiden tereddüt ediyorum… Hayır, bu doğru değil—biliyorum.

Onu kesinlikle reddederdim.

Ona tekrar tekrar aynı cevabı verirdim, ta ki bir şey değişene kadar, veya bir dış etken değişene kadar.

Bugün olduğu sürece, kendimi onunla birlikteyken hayal edemezdim. Öyleyse, bugün olduğu sürece, onun itirafını kabul etmemin ihtimali yok.

“Suratın bilmediğini söylüyor.”

Verebilecek bir yanıtım yok.

Ama o bunu ‘evet’ olarak kabul edip sevimli sevimli gülümsedi.

“Aa, tamam. Öyleyse başarana kadar itiraf etmeye devam etmem gerekiyor, değil mi?”

Bu iyi bir fikir olabilir. En azından hislerini reddettiğim için biraz sorumluluk alabilirim.

Ama yine de—itiraf etmek için başka bir günü beklemen gerekiyor, biliyorsun.



Geri Git - 27,754. Defa Geri Dön - Ana Sayfa (Main Page) Devam Et - 27,754. Defa