Utsuro no Hako - Türkçe: 4. Cilt Açılış

From Baka-Tsuki
Jump to navigation Jump to search

Sadece rüyalarımda hatırlayabildiğim bir mekandaydım.

“Açıkçası bu gelişmeden memnun değilim.”

Şu anda bile yüzünde nasıl bir ifade olduğunu bilmiyordum. Şimdiye kadar onu görmeye alışmış olmam gerekirdi.

“İşin ilginç yanı bu gelişmenin Daiya Oomine, senin düşmanın olması gereken kişiden kaynaklanması. ...Hayır, belki de senin düşmanın olduğu için böyle yaptığını söylemek daha doğru olur.”

Ama böyle şeyler diyor olmasına rağmen o yine gülümsüyordu, yine sakindi. O her zamanki gibi tiksinçti.

“Senin hedefin ile benimki birbirine benzer ne de olsa.”

Hedef mi?

Bu kelime içimde kuşku uyandırdı. Hedefi olmasından ziyade daha çok bizimle sadece oyun oynadığı hissine kapıldım.

Bu yüzden onun dediğine inanmadım. Tam tersi değil miydi? Bunca zamandır benim muhafaza etmek için uğraştığım günlük hayatı yok etmeye çalışmamış mıydı?

“Eğer gerçekten öyle olsaydı, vücudun başkası tarafından kontrol edildiğinde ‘kutu’yu yok etmekte yardım eder miydim?”

Sırf beni gözlemlemek uğruna öyle yapmıştın, öyle değil mi?

“Haha… o benim için hedef değil, sadece bir meşgale. Hayır, belki de böyle bir meşgaleye sahip olmanın kendisi bir hedef olduğu söylenebilir.”

Sonuç olarak senin hedefinin ne olduğunu anlamıyorum.

“Ama senin için de öyle değil mi? Sen de günlük hayatını muhafaza etmek gibi belirsiz bir şey söylüyorsun. Bu belirgin bir hedef mi?”

Farkında olmadan ağzımı kapatmıştım.

“Anlaması zor olduğu için sürdürmesi de zor. O yüzden Daiya'nın senin o zaafından yararlanması konusunda ona gerçekten saygı duyuyorum! Ama buna rağmen doğanın değişmeyeceğini düşünüyorum!”

Gizemli sözleri beni daha da kızdırdı. Onun bu sözlerinin nerden geldiğini sordum ama…

“Eğer sen o kadar basit bir insan olsaydın seni bu şekilde fark edemezdim.”

Gülümseyerek konuşmasına devam etti.

“Daiya senin «başkalarının dileklerini ezen bir varlık» olduğunu söyledi, öyle değil mi? Bence o tamamı ile haklı! Onun doğruluğu gerçekten ilginç. Ama bu sadece seni algılamanın tek yönlü bir hali. Bu cevapta bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Sen başkalarının dileklerini ezen bir varlıksın---”

Dedi utkulu bir surat ile.

“Ama aynı zamanda başkaların dileklerini gerçekleştiren bir varlık da olabilirsin.”


Havada sulandırıcı gibi rahatsız edici bir koku vardı.

İnsana kuruntu yaratabilecek ve insanı mahveden zararlı bir koku. Ama insan bu kokuya bağımlı kalabilir.

Burası hoş bir yer, sırf benim için inşa edilen bir hamam gibi. Fakat rahat olmak şeklinde bir hoşluk değildi.

Gözlerimin önünde hayatım tükendi. Hızla sıfıra giden bir banka kaydı kadar kolay anlaşabilecek bir şekilde.

Ah… ne güzel bir his.

Tüketmek bir zevk ne de olsa. Alışveriş bağımlısı olan insanlar esasında yeni şeylere sahip olmak istemezler; sadece para harcayarak kendilerini sakinleştirirler. Kendilerini mahvettiklerini bilmelerine rağmen tüketmenin zevkinden kendilerini alıkoyamıyorlar.

Bu ‘kutu’ da aynı.

Kulağa çelişkili gelebilir, ama hayatımı tehlikeye atarak, tüketerek bir zevk, bir güven hissi elde ederim.

Bu saçma mı?

Muhtemelen öyledir. Ama umurumda değil. Ne tür hayat geçirirsek geçirelim, sonunda hepimiz bir huzurevine atılıyoruz ve ardından kızgın bir hemşire tarafından götümüz silinir. Eğer bizi bekleyen bu ise, gayretlerimizin sonucu olan acı dolu bir hayat yaşamaktansa zevkli bir hayat geçirmek çok daha iyi. Yoksa haksız mıyım?

Bu düşünceleri hiç aldırmadan, bana bu ‘kutu’yu veren insandışı varlığı düşündüm.


”Bir dileğin var mı?”


Anında onun tuhaf olduğunu fark etmiştim. Onun cinsiyetini bile hatırlayamıyordum; gerçi, daha baştan cinsiyeti umurumda değildi. Ama onun o tuhaflığı merakımı gütmek için yeter de artardı.

Sanırım ona «Aklıma herhangi bir dilek gelmiyor, ama bu dünya çok sıkıcı» şeklinde bir cevap vermiştim. Bunu söylediğimde, gizemli bir şekilde güldü ve bana bir ‘kutu’ uzattı.

Anında bu ‘kutu’nun herhangi bir dileği gerçekleştireceğini anladım.

Bu ‘kutu’yu istiyor muydum istemiyor muydum şeklinde tereddüt ettim tabi, ama kesin bir sonuca varmadım. Nihayetinde beleş atın dişine bakılmaz diye düşünerek tasa etmeden kabul ettim. Üzerinde bir dershanenin reklamı olan bir paket mendil kabul etmek gibiydi.

Onun verdiği açıklamalarını dinliyor numarası yaparken, o gün haftalık Famitsu’da gördüğüm bir oyunu komik gözüktüğü için sipariş etmeyi düşündüm.

Ama sonrasında daha da komik olacak bir oyun hayal ettim.

O yüzden, “Neden bu fikri denemiyoruz?” Diye düşündüm.

Ve böylece ‘Asılsızlık Oyunu’ ortaya çıktı; sadece ‘Asil Krallık’ adında bir oyun oynayabilmem uğruna. Henüz çıkmamış bir oyunun yerini aldı.

Peki o zaman.

Seni yeneceğim Daiya!”

Kazuki Hoşino öyle demişti.

Kendimi kahkaha atmaktan alıkoyamadım.

İmkanı yok.”

Bundan emindim. Kazuki Hoşino’nun kendi hedefini elde etmesinin imkanı yoktu.



Geri Git - Oyun Açıklaması Geri Dön - Ana Sayfa (Main Page) Devam Et - 1. Bölüm