Difference between revisions of "Utsuro no Hako - Türkçe: 4. Cilt 1. Bölüm"

From Baka-Tsuki
Jump to navigation Jump to search
m
m
Line 4: Line 4:
   
 
===▶Birinci Gün [Kazuki Hoşino]’nun Odası===
 
===▶Birinci Gün [Kazuki Hoşino]’nun Odası===
 
   
 
---*Çatırt*
 
---*Çatırt*
   
Şeffaf eller vücudumun derinliklerine uzandı ve organlarımı ezdi. Bu oyuna sığmak için eziliyordum, parçalanıyordum, küçültülüyordum. Bütün vücudumun baş döndürücü şekilde döndüğünü hissettim, giysiler ile birlikte bir çamaşır makinesinin içine atılmış gibi.
+
Şeffaf eller vücudumun derinliklerine uzandı ve organlarımı ezdi. Bu oyuna sığmak için eziliyordum, parçalanıyordum, küçülüyordum. Bütün vücudumun baş döndürücü şekilde döndüğünü hissettim, giysiler ile birlikte bir çamaşır makinesinin içine atılmış gibi.
   
 
Böyle bir tecrübenin psikolojik rahatsızlığını yaşarken o eller kadar şeffaf oldum. Bütün vücudumu kaybetmiş gibi haffifleştim, ve farkında olmadan kapattığım gözlerimi yavaşça açtım.
 
Böyle bir tecrübenin psikolojik rahatsızlığını yaşarken o eller kadar şeffaf oldum. Bütün vücudumu kaybetmiş gibi haffifleştim, ve farkında olmadan kapattığım gözlerimi yavaşça açtım.
   
Gördüğüm ilk şey boş bir tavan ve oradan sarkan yalnız bir ampül.
+
Gördüğüm ilk şey boş bir tavan ve oradan sarkan yalnız bir ampul.
   
 
Kalbimin atışları hızlandı.
 
Kalbimin atışları hızlandı.
Line 20: Line 19:
 
...hayır, bu tam olarak doğru değildi. Doğrusu bu benim buraya ilk gerçek gelişimdi. Tek bir hata bile yapamayacağım bir savaşta yer alacaktım.
 
...hayır, bu tam olarak doğru değildi. Doğrusu bu benim buraya ilk gerçek gelişimdi. Tek bir hata bile yapamayacağım bir savaşta yer alacaktım.
   
Daiya ile olan sözümü hatırladım.
+
Daiya ile yaptığım anlaşma aklıma geldi.
   
   
«O sekiz gün boyunca kimse kimseyi öldürmez ise hayatta kalabilirsin.»
+
«Eğer o sekiz gün boyunca kimse kimseyi öldürmezse hayatta kalabilirsin.»
   
 
«Ve---eğer oyunun öyle sonlanmasını sağlayabilirsen, ben de ‘Asılsızlık Oyunu’nu yok ederim. Senin sözünü ettiğin ‘adillik’ bu olsa gerek, değil mi?»
 
«Ve---eğer oyunun öyle sonlanmasını sağlayabilirsen, ben de ‘Asılsızlık Oyunu’nu yok ederim. Senin sözünü ettiğin ‘adillik’ bu olsa gerek, değil mi?»
Line 30: Line 29:
 
Benim hedefim ‘kutu’yu yok etmek, Maria’yı kurtarmak, ve gerçek dünyaya geri dönmekti.
 
Benim hedefim ‘kutu’yu yok etmek, Maria’yı kurtarmak, ve gerçek dünyaya geri dönmekti.
   
‘Reddeden Sınıf’ı ve ‘Balçıkta Yedi Gece’yi sahiplerini bulup ‘kutu’larını teslim etmeye ikna ederek çözebilmiştik. Ama bu sefer o yöntem işe yaramayacaktı. ‘Asılsızlık Oyunu’nun sahibi Daiya ikna edilemez biriydi.
+
‘Reddeden Sınıf’ı ve ‘Balçıkta Yedi Gece’nin sahiplerini bulup onlara ‘kutu’larını teslim etmeye ikna ederek çözebilmiştik. Ama bu sefer işe yarayacak bir yöntem değildi. ‘Asılsızlık Oyunu’nun sahibi Daiya ikna edilemez biriydi.
   
O yüzden onu ikna edemezdim; ona karşı galibiyet elde etmem gerekiyordu.
+
O yüzden onu ikna edemezdim; onu yenmem gerekiyordu.
   
Gruba önderlik yapıp kimsenin kimseyi öldürmemesini sağlamam gerekiyordu. Kimsenin ölmediği bir son oluşturmam gerekiyordu.
+
Gruba önderlik yapıp kimsenin kimseyi öldürmesine izin vermemem gerekiyordu. Kimsenin ölmediği bir son oluşturmam gerekiyordu.
   
 
Etrafa bakındım. Geçen seferki gibi küçük odada tuvalet ve lavabo gördüm. Ayrıca yaklaşık 20 inç bir ekran, bir masa, ve masanın üzerinde hintkeneviri torbacık vardı.
 
Etrafa bakındım. Geçen seferki gibi küçük odada tuvalet ve lavabo gördüm. Ayrıca yaklaşık 20 inç bir ekran, bir masa, ve masanın üzerinde hintkeneviri torbacık vardı.
   
Torbacığın içerikleri de aynıydı. Bir tükenmez kalem, bir not defteri, bir mavi saat, yedi parça katı yemek, taşınabilir bir cihaz ve bir bıçak.
 
   
  +
Torbacığın içerikleri de aynıydı. Bir tükenmez kalem, bir not defteri, bir mavi saat, yedi adet katı yemek, taşınabilir bir cihaz ve bir bıçak.
Fakat---
 
   
  +
Fakat---
   
 
«TanışTığımıZa - memNun oldum»
 
«TanışTığımıZa - memNun oldum»
   
Noitan adlı tiksinç, yeşil ayı beni bu sefer böyle karşıladı.
+
Noitan adlı tiksinç yeşil ayı beni bu sefer böyle karşıladı.
   
 
---’Tanıştığımıza memnun oldum’, he?
 
---’Tanıştığımıza memnun oldum’, he?
Line 51: Line 50:
 
Biraz garip geldi, ama esas karşılama buydu. Onunla daha önceden birkaç defa tanışmış olma hissine kapılsam da bu bizim ilk gerçek tanışmamızdı. Şimdiye kadar sadece NPC’lerim, benim kopyalarım onunla tanışmıştı. Bu tanışmayı sadece [temsili tecrübe] şeklinde yaşamıştım.
 
Biraz garip geldi, ama esas karşılama buydu. Onunla daha önceden birkaç defa tanışmış olma hissine kapılsam da bu bizim ilk gerçek tanışmamızdı. Şimdiye kadar sadece NPC’lerim, benim kopyalarım onunla tanışmıştı. Bu tanışmayı sadece [temsili tecrübe] şeklinde yaşamıştım.
   
«Gufufu - TanışTığımıZa - memNun oldum - Kazuki - Peki - sen şimDi - kenDi [Sınıf]’ını - seçecekSin»
+
«Gufufu - TanışTığımıZa - memNun oldum - Kazuki - Peki - o zaMan - şimDi - kenDi [Sınıf]’ını - seçecekSin»
   
 
“...? Kendi [Sınıf]’ımı seçebiliyor muyum?”
 
“...? Kendi [Sınıf]’ımı seçebiliyor muyum?”
Line 59: Line 58:
 
“Ve kişinin kendi [Sınıf]’ını seçmesi de bu üstünlüklerden biri…”
 
“Ve kişinin kendi [Sınıf]’ını seçmesi de bu üstünlüklerden biri…”
   
«AyNen öyLe»
+
«AyNen öyLe»
  +
 
Noitan’ın görüntüsü ortadan kalktı ve ekranda [Sınıf]’lar görüntülendi.
 
Noitan’ın görüntüsü ortadan kalktı ve ekranda [Sınıf]’lar görüntülendi.
   
Line 76: Line 76:
 
“...hım?”
 
“...hım?”
   
[Kral], [Büyücü] ve [Devrimci] seçeneklerinin üzerlerinin her nedense çizgildiğini fark ettim.
+
[Kral], [Büyücü] ve [Devrimci] seçeneklerinin üzerinden çizgi çekildiğini fark ettim.
   
«Üzeri çizili [Sınıf]’lar - seçemeyeceğin [Sınıf]’lar! - Bunun sebebi - daha önceden - diğer oyuncular - tarafından seçilmeleri»
+
«Üzeri çizili [Sınıf]’lar - seçmeye iznin olmayan [Sınıf]’lar! - Bunun sebebi - daha önceden - diğer oyuncular - tarafından seçilmiş olmaları»
   
Noitan sorumun cevabını vererek durumu açıkladı.
+
Noitan bir yandan sorumun cevabını vererek durumu açıkladı.
   
Daha önceden seçilen [Sınıf]’lar demek. [Devrimci] Daiya, [Kral] Yuri ve [Büyücü] de… öğrenme fırsatım olmamıştı, ama İroha olmalıydı.
+
Daha önceden seçilen [Sınıf]’lar he? [Devrimci] Daiya, [Kral] Yuri ve [Büyücü] de… öğrenme fırsatım olmamıştı, ama İroha olmalıydı.
   
“Ama böyle bir kural var olmasının sebebi ne?”
+
“Ama böyle bir kuralın var olma sebebi ne ki?”
   
«ÇünKü - sıraLarı daHa önce - olan oyunCular - fazLa dezaVantajDa - olurlaRdı bu - kuRal olmaDan! - [Temsili tecrübe]’lerden - daHa az - bilgi eDindiler - ne de olSa - Bu sebepTen - eşitLiği sağlaMak için - onların [Sınıf] seçimi - konuSunda daHa Çok - seÇenek veRiriz»
+
«ÇünKü - bu kuRal olmaDan - sıraLarı daHa önce - olan oyunCular - fazLa dezaVantajDa - olurlaRdı! - [Temsili tecrübe]’lerden - daHa az - bilgi eDindiler - ne de olSa - Bu sebepTen - eşitLiği sağlaMak için - onlara [Sınıf] seçimi - konuSunda daHa Çok - seÇenek suNulur»
   
Anladım. ...gerçi, ilk oyuncunun yine de büyük bir dezavantajda olduğunu düşünüyordum…
+
Anladım. ...gerçi, ilk oyuncunun buna rağmen büyük bir dezavantajda olduğunu düşünüyordum…
   
Her neyse, bunun anlamı [Prens], [Dublör] veya [Şovalye] vardı seçebileceğim [Sınıf]’lar arasında. ...anlaşıldığı gibi kalan [Sınıf]’lar oyunun gidişini kontrol etmek için pek uygun değildi.
+
Her neyse, bunun anlamı [Prens], [Dublör] veya [Şovalye] vardı seçebileceğim [Sınıf]’lar arasında. ...geriye kalan [Sınıf]’lar oyunun gidişatını kontrol etmek için pek uygun değildi.
   
 
“Aa…”
 
“Aa…”
   
  +
Bir şeyin farkına vardım.
Belli bir şey fark ettim.
 
   
Sadece o üç [Sınıf]’tan seçebilirdim. Bu ayrıca tehlikeli [Sınıf]’ların, [Kral], [Büyücü] ve [Devrimci]’nin başkalarına verileceği anlamına geliyordu.
+
Sadece o üç [Sınıf]’tan birini seçebilirdim. Bu ayrıca tehlikeli [Sınıf]’ların; [Kral], [Büyücü] ve [Devrimci]’nin başkalarına verileceği anlamına geliyordu.
   
Yuri'nin oyuncu olduğu ikinci oyunu hatırladım. O oyunda ben [Devrimci]’ydim. Buna rağmen felaket ile sonuçlanmıştı ama… ya Koudai Kamiuchi [Devrimci] olsaydı?
+
Yuri'nin oyuncu olduğu ikinci oyun aklıma geldi. O oyunda ben [Devrimci]’ydim. Buna rağmen oyunun sonu felaketti ama… Koudai Kamiuchi [Devrimci] olsaydı ne olurdu?
   
 
Daha da kötü sonuçlanırdı. Bundan emindim. Muhtemelen Maria’yı bile kurtaramazdım.
 
Daha da kötü sonuçlanırdı. Bundan emindim. Muhtemelen Maria’yı bile kurtaramazdım.
Line 108: Line 108:
 
Tüylerim ürperdi. Eğer öyle olursa oyunu hadisesiz ve barışçıl bir şekilde bitirmenin imkanı olmazdı.
 
Tüylerim ürperdi. Eğer öyle olursa oyunu hadisesiz ve barışçıl bir şekilde bitirmenin imkanı olmazdı.
   
...hayır, ürkek gibi davranmak şeklinde bir seçeneğim yoktu. Hala onlara sekizinci günün <E> vaktine kadar hiçbir ölümün gerçekleşmesine izin vermeden önderlik yapmam gerekiyordu.
+
...hayır, korkak olmak gibi bir seçeneğim yoktu. Halen sekizinci günün <E> vaktine kadar hiçbir ölümün gerçekleşmesine izin vermeden onlara önderlik yapmam gerekiyordu.
   
 
«Seç - arTık»
 
«Seç - arTık»
   
Noitan tarafından teşvik edilince dikkatimi ekrana çevirdim.
+
Noitan beni sözleri ile dürtünce dikkatimi ekrana verdim.
   
 
[Prens], [Dublör] ve [Şovalye] - hangisi gruptan kimsenin ölmesine fırsat vermeden önderlik yapabilmem için en iyi seçenekti? Sonuç olarak en iyi seçeneğin [Devrimci]’yi engellemek olduğunu düşünüyordum. Öyleyse---
 
[Prens], [Dublör] ve [Şovalye] - hangisi gruptan kimsenin ölmesine fırsat vermeden önderlik yapabilmem için en iyi seçenekti? Sonuç olarak en iyi seçeneğin [Devrimci]’yi engellemek olduğunu düşünüyordum. Öyleyse---
   
Karar verdiğim seçeneği basmak için elimi uzattım.
+
Karar verdiğim seçeneğe basmak için elimi uzattım.
   
 
«Emin - miSin?»
 
«Emin - miSin?»
   
Beni aceleyle seçmeye teşvik ettikten sonra Noitan şimdi de böyle bir soru sordu!
+
Önce beni aceleyle seçmeye zorluyor sonra da böyle bir soru mu soruyordu?!
   
 
“......Eminim!”
 
“......Eminim!”
   
Kazanma koşulları benzer olduğu için [Devrimci]’yi kendi tarafına getirmeye en uygun [Sınıf]. Ve bunun üstüne engelleme kabiliyetleri olan [Sınıf]. Bu da---
+
Kazanma koşulları benzer olduğu için [Devrimci]’yi kendi tarafına getirmeye en uygun [Sınıf]. Ve üstelik engelleme kabiliyetleri de bulunan [Sınıf]. Seçtiğim [Sınıf]---
   
[Şovalye] düğmesine bastım.
+
[Şovalye] olmak için düğmeye bastım.
   
Ekran anında değişti ve Noitan’ın görüntüsü belirdi tekrar.
+
Ekran anında değişti ve Noitan’ın görüntüsü tekrar belirdi.
   
«Peki - Kazuki [Şovalye] oldu - Umarım - kaRakter hikaYesinde - yazılDığı giBi - diğerlerine karşı hissettiğin intikamı - gizLeYip - ihaNet edip - onları kıLıcınla - kesip biçersin»
+
«Peki - Kazuki [Şovalye] oldu - Umarım - kaRakter hikaYesinde - yazılDığı giBi - diğerlerine karşı hissettiğin intikamı - son aNa kadAr - gizLeYip - onLara ihaNet edip - onları kıLıcınla - kesip biçersin»
   
 
“...intikam he. Saçmalama.”
 
“...intikam he. Saçmalama.”
   
  +
Bunu mırıldayarak söylediğimde, yeşil ayı sırıtmaya başladı ve görüntüsü de buna ayak uydurup değişti.
Bunu mırıldadığımda, yeşil ayının ağzı kocaman bir sırıtmaya dönüştü.
 
   
«Hayır, seni kandırıp seni vahşice öldüren o hayvanlara karşı kin tutuyorsun, değil mi? Seni kendi canları uğruna öldürdüler! Hehehe»
+
«Hayır, seni kandırıp seni vahşice öldüren o hayvanlara karşı kin tutuyorsun, öyle değil mi? Seni kendi hayatları uğruna öldürdüler! Hehehe»
   
Kekelemesi kesildi ve o çirkef sözleri hiç çarpıtmadan söyledi. Hatırladım. Bu çirkin yeşil ayı istediğinde akıcı olarak konuşabiliyordu.
+
Kekelemesi kesildi ve o çirkef sözleri hiç çarpıtmadan söyledi. Şimdi hatırladım. Bu çirkin yeşil ayı istediğinde akıcı olarak konuşabiliyordu.
   
“...Daha çok yanılamazsın! Ben hiç kin tutmuyorum!”
+
“...Daha yanlış düşünemezsin! Ben onlara karşı hiç de kin hissetmiyorum!”
   
«Aziz gibi davranmaktan vazgeç seni velet! Yoksa tam ölmek üzereyken herkesi mi affedersin gerizekalı gibi gülerek, seni lanet mazoist? Zaten senin değil onların ölmesi gerektiğini düşünüyorsun, öyle değil mi? Ya, tabi ki de öyle düşünüyorsun. Ne de olsa diğerleri de seni katlettiklerinde aynı şekilde düşündüler.»
+
«Hadi be oradan seni velet, aziz gibi davranmaktan vazgeç! Yoksa tam ölümün eşiğindeyken gerizekalı gibi gülerek herhangi birini affeder misin yoksa? Zaten senin değil onların ölmesi gerektiğini düşünüyorsun, öyle değil mi? Ya, tabi ki de öyle düşünüyorsun. Ne de olsa diğerleri de seni katlettiklerinde aynı şekilde düşündüler.»
   
“Öyle düşünmemin imka---”
+
“Benim öyle bir şey düşünmem imka---”
   
Ama orada lafımı kestim.
+
Ama orada kendimi durdurdum.
   
Tabi ki de onlara karşı kin beslemiyordum. Onlardan intikam almak da istemiyordum. Öyle yapmayı hiç de istemiyordum.
+
Onlardan elbette nefret etmiyordum. Onlardan intikam almak da istemiyordum. Öyle bir şey yapmayı hiç de istemiyordum.
   
Fakat --- Yuri'nin öldürdüğü kişi gerçekten de «bendim». Ama o sadece benim kopyamdı tabi.
+
Ama --- Yuri'nin öldürdüğü kişi gerçekten de «bendim». Gerçi benim bir kopyamdı sadece.
   
Eğer hayatımı tehlikeye atmazsam hedefimi elde edemem. O yüzden diğerlerini korumak uğruna hayatımı tehlikeye atmaya hazırdım. Onlar için kalkan gibi davranıp olan her şeyi kendi üzerime almam da gerekebilirdi.
+
Hayatımı tehlikeye atmadan amacıma ulaşamazdım. O yüzden diğerlerini korumak uğruna hayatımı tehlikeye atmaya hazırdım. Onlar için kalkan gibi davranıp olan her şeyin suçunu kendi üzerime almam da gerekebilirdi.
   
---beni birkaç defa öldüren insanları korumak uğruna.
+
---beni birkaç defa öldüren insanları korumanın uğruna.
   
Bunu tereddüt etmeden yapabilir miydim? Kuşkulanmadan? Açıkçası… pek emin değildim. Öyleyse bu küçük kuşku beni hedefimi elde etmekten alıkoyacak mıydı?
+
Bunu tereddüt etmeden yapabilir miydim? Kuşkulanmadan? Açıkçası… yapabileceğimden pek emin değildim. O halde küçücük bir kuşku yüzünden amacımdan vazgeçecek miydim?
   
 
Başımı iki yana salladım.
 
Başımı iki yana salladım.
Line 162: Line 162:
 
O şekilde düşünmenin bir anlamı yoktu.
 
O şekilde düşünmenin bir anlamı yoktu.
   
Sadece var gücüm ile herkesin birbirine güvenebileceği bir uylaşım oluşturmam gerekiyordu. Eğer bunu elde edebilirsem, kimse öldürmeye başlamayacaktı.
+
Var olan gücüm ile herkesin birbirine güvenebileceği bir ortam oluşturmam gerekiyordu. Eğer bunu başarabilirsem, kimse öldürmeye başlamayacaktı.
   
 
“------Hayır.”
 
“------Hayır.”
Line 170: Line 170:
 
Bu <u>yetersizdi</u>.
 
Bu <u>yetersizdi</u>.
   
Karşılıklı güvenden oluşan ilişki tabi ki de gerekli. Ama başlı başına bu hiç de yeterli değildi. Koudai Kamiuchi yine istediği gibi hareket edecekti, Yuri hayatta kalmak uğruna yine başkalarına ihanet edecekti, İroha sadece kendisinin doğru olduğunu düşündüğü şeyleri yapacaktı ve Daiya zaten işbirliği yapmayacaktı.
+
Karşılıklı güvenden oluşan ilişki kurmak tabi ki de şarttı. Ama sırf bununla kalmak yeterli değildi. Koudai Kamiuchi yine istediği gibi hareket edecekti. Yuri hayatta kalmak uğruna yine başkalarına ihanet edecekti. İroha sadece kendisinin doğru olduğunu düşündüğü şeyleri yapacaktı. Daiya zaten işbirliği yapmayacaktı.
   
  +
O halde ne yapmam gerekiyordu?
Öyleyse ben ne yapmalıydım?
 
   
«Beni dinlemeyecek misin! Hepsini kan dolu çılgınlıkla öldür yeter seni sinsi katil!»
+
«Beni dinlemeyecek misin! Hepsini kanlı vahşet ve çılgınlıkla öldür yeter! Seni sinsi katil!»
   
“Sus!”
+
“Kapa çeneni!”
   
«Aralarında bir katilin olduğunu bilmene rağmen hepsiyle el ele tutuşabileceğini mi düşünüyorsun? Bırak öyle düşünceleri! Diğerlerini aşağılık kölelermiş gibi hükmetmen gerekiyor!»
+
«Aralarında bir katilin olduğunu bilmene rağmen hepsiyle güzel güzel geçinebileceğini mi düşünüyorsun? Bırak öyle düşünceleri! Hepsi aşağılık köleymiş gibi onları hükmetmen gerekiyor!»
   
“...kapa çeneni. Köleymiş! Öyle bir şey asla---”
+
“...sus artık. Köleymiş! Öyle bir şeyi asla---”
   
 
...Hayır, haklı mıydı yoksa? Gerçekten başka seçeneğim yok muydu?
 
...Hayır, haklı mıydı yoksa? Gerçekten başka seçeneğim yok muydu?
   
Oyunun sadece birbirimizi öldürerek çözülebilir değil, sadece birbirimize güvenerek çözülemeyeceğini düşünüyordum.
+
Oyunun tek çözümü birbirimizi öldürmek olduğunu düşünmüyorum. Düşündüğüm şey sırf birbirimize güvenerek sorunun çözülmeyeceği idi.
   
 
Doğru, yani kısacası kazanmak için---
 
Doğru, yani kısacası kazanmak için---
   
---<u>onları hükmetmem gerekiyordu</u>.
+
---onları hükmetmek gerekiyordu.
   
 
“.......Haha…”
 
“.......Haha…”
   
Bu da ne böyle? Oyundan kurtulmak için, tıpkı oyunun başlığı ima ettiği gibi: [Asil Krallık], birinin onları «Kral» gibi hükmetmesi mı gerekiyordu?
+
Bu ne ya? Oyundan kurtulmak için, tıpkı oyunun ismi ima ettiği gibi: [Asil Krallık], birinin onları «Kral» gibi hükmetmesi mı gerekiyordu?
   
   
Line 198: Line 198:
   
   
Bu duruma uygun muydum? Hiç gerçekçi değildi; bunu başarabilmemin imkanı yoktu.
+
Bunu başarabilir miydim? Bu hiç de gerçekçi değildi; bunun üstesinden gelmemin imkanı yoktu.
 
Ama aynı anda şunu fark ettim:
 
   
  +
Ama bir yandan da şunu fark ettim:
   
 
Kimsenin kimseyi öldürmemesini sağlamanın tek yolu buydu.
 
Kimsenin kimseyi öldürmemesini sağlamanın tek yolu buydu.
Line 209: Line 208:
 
«Ben bu [Asil Krallık]’ta sadece güçsüz bir kızım.»
 
«Ben bu [Asil Krallık]’ta sadece güçsüz bir kızım.»
   
«---ama yine de, kendi canımı vermem gerekse de seni korumak istiyorum.»
+
«---ama yine de, kendi hayatım pahasına bile seni korumak istiyorum.»
   
---Bunu yapacağım. Bu ‘kutu’ içerisinde güçsüz bir prenses gibi olan Maria’yı korumak uğruna, bunu yapacağım.
+
---Bunu yapacağım. Bu ‘kutu’nun içinde güçsüz bir prenses gibi olan Maria’yı korumak uğruna, bunu yapacağım.
   
«Hadi baKalım - seNi öldüRen - kiŞilerLe karŞılaşma - zamaNı gelDi»
+
«Hadi baKalım - seNi öldüRen - kiŞileRe - seLam verMe - zamaNı gelDi»
   
Noitan bunun ardından kayboldu ve kapı açıldı.
+
Noitan bu sözü ardından kayboldu ve kapı açıldı.
   
Karanlığın içinde çirkin bir arzu vardı. Savaşmam gereken kötülük oradaydı.
+
Karanlığın içinde çirkin bir arzu yer alıyordu. Savaşmam gereken kötülük o karanlığın ötesindeydi.
   
 
Yumruğumu sıktım.
 
Yumruğumu sıktım.
Line 225: Line 224:
 
“Ben---”
 
“Ben---”
   
<u>«Kral» olacağım</u>.
+
<u>«Kral» olacağım.</u>
   
 
===▶Birinci Gün &lt;B&gt; Büyük Oda===
 
===▶Birinci Gün &lt;B&gt; Büyük Oda===

Revision as of 16:03, 29 February 2016

HakoMari4-OyunB.jpg


▶Birinci Gün [Kazuki Hoşino]’nun Odası

---*Çatırt*

Şeffaf eller vücudumun derinliklerine uzandı ve organlarımı ezdi. Bu oyuna sığmak için eziliyordum, parçalanıyordum, küçülüyordum. Bütün vücudumun baş döndürücü şekilde döndüğünü hissettim, giysiler ile birlikte bir çamaşır makinesinin içine atılmış gibi.

Böyle bir tecrübenin psikolojik rahatsızlığını yaşarken o eller kadar şeffaf oldum. Bütün vücudumu kaybetmiş gibi haffifleştim, ve farkında olmadan kapattığım gözlerimi yavaşça açtım.

Gördüğüm ilk şey boş bir tavan ve oradan sarkan yalnız bir ampul.

Kalbimin atışları hızlandı.

Bu hapis gibi odaya bir kez daha konulmuştum.

...hayır, bu tam olarak doğru değildi. Doğrusu bu benim buraya ilk gerçek gelişimdi. Tek bir hata bile yapamayacağım bir savaşta yer alacaktım.

Daiya ile yaptığım anlaşma aklıma geldi.


«Eğer o sekiz gün boyunca kimse kimseyi öldürmezse hayatta kalabilirsin.»

«Ve---eğer oyunun öyle sonlanmasını sağlayabilirsen, ben de ‘Asılsızlık Oyunu’nu yok ederim. Senin sözünü ettiğin ‘adillik’ bu olsa gerek, değil mi?»


Benim hedefim ‘kutu’yu yok etmek, Maria’yı kurtarmak, ve gerçek dünyaya geri dönmekti.

‘Reddeden Sınıf’ı ve ‘Balçıkta Yedi Gece’nin sahiplerini bulup onlara ‘kutu’larını teslim etmeye ikna ederek çözebilmiştik. Ama bu sefer işe yarayacak bir yöntem değildi. ‘Asılsızlık Oyunu’nun sahibi Daiya ikna edilemez biriydi.

O yüzden onu ikna edemezdim; onu yenmem gerekiyordu.

Gruba önderlik yapıp kimsenin kimseyi öldürmesine izin vermemem gerekiyordu. Kimsenin ölmediği bir son oluşturmam gerekiyordu.

Etrafa bakındım. Geçen seferki gibi küçük odada tuvalet ve lavabo gördüm. Ayrıca yaklaşık 20 inç bir ekran, bir masa, ve masanın üzerinde hintkeneviri torbacık vardı.


Torbacığın içerikleri de aynıydı. Bir tükenmez kalem, bir not defteri, bir mavi saat, yedi adet katı yemek, taşınabilir bir cihaz ve bir bıçak.

Fakat---

«TanışTığımıZa - memNun oldum»

Noitan adlı tiksinç yeşil ayı beni bu sefer böyle karşıladı.

---’Tanıştığımıza memnun oldum’, he?

Biraz garip geldi, ama esas karşılama buydu. Onunla daha önceden birkaç defa tanışmış olma hissine kapılsam da bu bizim ilk gerçek tanışmamızdı. Şimdiye kadar sadece NPC’lerim, benim kopyalarım onunla tanışmıştı. Bu tanışmayı sadece [temsili tecrübe] şeklinde yaşamıştım.

«Gufufu - TanışTığımıZa - memNun oldum - Kazuki - Peki - o zaMan - şimDi - kenDi [Sınıf]’ını - seçecekSin»

“...? Kendi [Sınıf]’ımı seçebiliyor muyum?”

«Evet - [Asil Krallık] oyunCunun - NPC’lere göRe daha - aVantajlı olacak şeKilde - taSarlandı - BöyLece diğErlerinin - NPC olDuğu bilgiSi - ve [temsili tecrübe]’ler ile - davRanışlaRı ve kiŞilikLeri - haKkında bilGin - Seni onlAra göre - daHa - psikolojik olarak üstün - kıLar»

“Ve kişinin kendi [Sınıf]’ını seçmesi de bu üstünlüklerden biri…”

«AyNen öyLe»

Noitan’ın görüntüsü ortadan kalktı ve ekranda [Sınıf]’lar görüntülendi.

[Kral]

[Prens]

[Dublör]

[Büyücü]

[Şovalye]

[Devrimci]

“...hım?”

[Kral], [Büyücü] ve [Devrimci] seçeneklerinin üzerinden çizgi çekildiğini fark ettim.

«Üzeri çizili [Sınıf]’lar - seçmeye iznin olmayan [Sınıf]’lar! - Bunun sebebi - daha önceden - diğer oyuncular - tarafından seçilmiş olmaları»

Noitan bir yandan sorumun cevabını vererek durumu açıkladı.

Daha önceden seçilen [Sınıf]’lar he? [Devrimci] Daiya, [Kral] Yuri ve [Büyücü] de… öğrenme fırsatım olmamıştı, ama İroha olmalıydı.

“Ama böyle bir kuralın var olma sebebi ne ki?”

«ÇünKü - bu kuRal olmaDan - sıraLarı daHa önce - olan oyunCular - fazLa dezaVantajDa - olurlaRdı! - [Temsili tecrübe]’lerden - daHa az - bilgi eDindiler - ne de olSa - Bu sebepTen - eşitLiği sağlaMak için - onlara [Sınıf] seçimi - konuSunda daHa Çok - seÇenek suNulur»

Anladım. ...gerçi, ilk oyuncunun buna rağmen büyük bir dezavantajda olduğunu düşünüyordum…

Her neyse, bunun anlamı [Prens], [Dublör] veya [Şovalye] vardı seçebileceğim [Sınıf]’lar arasında. ...geriye kalan [Sınıf]’lar oyunun gidişatını kontrol etmek için pek uygun değildi.

“Aa…”

Bir şeyin farkına vardım.

Sadece o üç [Sınıf]’tan birini seçebilirdim. Bu ayrıca tehlikeli [Sınıf]’ların; [Kral], [Büyücü] ve [Devrimci]’nin başkalarına verileceği anlamına geliyordu.

Yuri'nin oyuncu olduğu ikinci oyun aklıma geldi. O oyunda ben [Devrimci]’ydim. Buna rağmen oyunun sonu felaketti ama… Koudai Kamiuchi [Devrimci] olsaydı ne olurdu?

Daha da kötü sonuçlanırdı. Bundan emindim. Muhtemelen Maria’yı bile kurtaramazdım.

Eğer Daiya veya Koudai Kamiuchi bu defa [Devrimci] olursa---

“---ah…”

Tüylerim ürperdi. Eğer öyle olursa oyunu hadisesiz ve barışçıl bir şekilde bitirmenin imkanı olmazdı.

...hayır, korkak olmak gibi bir seçeneğim yoktu. Halen sekizinci günün <E> vaktine kadar hiçbir ölümün gerçekleşmesine izin vermeden onlara önderlik yapmam gerekiyordu.

«Seç - arTık»

Noitan beni sözleri ile dürtünce dikkatimi ekrana verdim.

[Prens], [Dublör] ve [Şovalye] - hangisi gruptan kimsenin ölmesine fırsat vermeden önderlik yapabilmem için en iyi seçenekti? Sonuç olarak en iyi seçeneğin [Devrimci]’yi engellemek olduğunu düşünüyordum. Öyleyse---

Karar verdiğim seçeneğe basmak için elimi uzattım.

«Emin - miSin?»

Önce beni aceleyle seçmeye zorluyor sonra da böyle bir soru mu soruyordu?!

“......Eminim!”

Kazanma koşulları benzer olduğu için [Devrimci]’yi kendi tarafına getirmeye en uygun [Sınıf]. Ve üstelik engelleme kabiliyetleri de bulunan [Sınıf]. Seçtiğim [Sınıf]---

[Şovalye] olmak için düğmeye bastım.

Ekran anında değişti ve Noitan’ın görüntüsü tekrar belirdi.

«Peki - Kazuki [Şovalye] oldu - Umarım - kaRakter hikaYesinde - yazılDığı giBi - diğerlerine karşı hissettiğin intikamı - son aNa kadAr - gizLeYip - onLara ihaNet edip - onları kıLıcınla - kesip biçersin»

“...intikam he. Saçmalama.”

Bunu mırıldayarak söylediğimde, yeşil ayı sırıtmaya başladı ve görüntüsü de buna ayak uydurup değişti.

«Hayır, seni kandırıp seni vahşice öldüren o hayvanlara karşı kin tutuyorsun, öyle değil mi? Seni kendi hayatları uğruna öldürdüler! Hehehe»

Kekelemesi kesildi ve o çirkef sözleri hiç çarpıtmadan söyledi. Şimdi hatırladım. Bu çirkin yeşil ayı istediğinde akıcı olarak konuşabiliyordu.

“...Daha yanlış düşünemezsin! Ben onlara karşı hiç de kin hissetmiyorum!”

«Hadi be oradan seni velet, aziz gibi davranmaktan vazgeç! Yoksa tam ölümün eşiğindeyken gerizekalı gibi gülerek herhangi birini affeder misin yoksa? Zaten senin değil onların ölmesi gerektiğini düşünüyorsun, öyle değil mi? Ya, tabi ki de öyle düşünüyorsun. Ne de olsa diğerleri de seni katlettiklerinde aynı şekilde düşündüler.»

“Benim öyle bir şey düşünmem imka---”

Ama orada kendimi durdurdum.

Onlardan elbette nefret etmiyordum. Onlardan intikam almak da istemiyordum. Öyle bir şey yapmayı hiç de istemiyordum.

Ama --- Yuri'nin öldürdüğü kişi gerçekten de «bendim». Gerçi benim bir kopyamdı sadece.

Hayatımı tehlikeye atmadan amacıma ulaşamazdım. O yüzden diğerlerini korumak uğruna hayatımı tehlikeye atmaya hazırdım. Onlar için kalkan gibi davranıp olan her şeyin suçunu kendi üzerime almam da gerekebilirdi.

---beni birkaç defa öldüren insanları korumanın uğruna.

Bunu tereddüt etmeden yapabilir miydim? Kuşkulanmadan? Açıkçası… yapabileceğimden pek emin değildim. O halde küçücük bir kuşku yüzünden amacımdan vazgeçecek miydim?

Başımı iki yana salladım.

O şekilde düşünmenin bir anlamı yoktu.

Var olan gücüm ile herkesin birbirine güvenebileceği bir ortam oluşturmam gerekiyordu. Eğer bunu başarabilirsem, kimse öldürmeye başlamayacaktı.

“------Hayır.”

Belki de bu tam olarak doğru değildi. ...hayır, doğru değildi.

Bu yetersizdi.

Karşılıklı güvenden oluşan ilişki kurmak tabi ki de şarttı. Ama sırf bununla kalmak yeterli değildi. Koudai Kamiuchi yine istediği gibi hareket edecekti. Yuri hayatta kalmak uğruna yine başkalarına ihanet edecekti. İroha sadece kendisinin doğru olduğunu düşündüğü şeyleri yapacaktı. Daiya zaten işbirliği yapmayacaktı.

O halde ne yapmam gerekiyordu?

«Beni dinlemeyecek misin! Hepsini kanlı vahşet ve çılgınlıkla öldür yeter! Seni sinsi katil!»

“Kapa çeneni!”

«Aralarında bir katilin olduğunu bilmene rağmen hepsiyle güzel güzel geçinebileceğini mi düşünüyorsun? Bırak öyle düşünceleri! Hepsi aşağılık köleymiş gibi onları hükmetmen gerekiyor!»

“...sus artık. Köleymiş! Öyle bir şeyi asla---”

...Hayır, haklı mıydı yoksa? Gerçekten başka seçeneğim yok muydu?

Oyunun tek çözümü birbirimizi öldürmek olduğunu düşünmüyorum. Düşündüğüm şey sırf birbirimize güvenerek sorunun çözülmeyeceği idi.

Doğru, yani kısacası kazanmak için---

---onları hükmetmek gerekiyordu.

“.......Haha…”

Bu ne ya? Oyundan kurtulmak için, tıpkı oyunun ismi ima ettiği gibi: [Asil Krallık], birinin onları «Kral» gibi hükmetmesi mı gerekiyordu?


Öyleyse «Kral» olursam kazanabilir miydim?


Bunu başarabilir miydim? Bu hiç de gerçekçi değildi; bunun üstesinden gelmemin imkanı yoktu.

Ama bir yandan da şunu fark ettim:

Kimsenin kimseyi öldürmemesini sağlamanın tek yolu buydu.

Eğer durum öyleyse---

«Ben bu [Asil Krallık]’ta sadece güçsüz bir kızım.»

«---ama yine de, kendi hayatım pahasına bile seni korumak istiyorum.»

---Bunu yapacağım. Bu ‘kutu’nun içinde güçsüz bir prenses gibi olan Maria’yı korumak uğruna, bunu yapacağım.

«Hadi baKalım - seNi öldüRen - kiŞileRe - seLam verMe - zamaNı gelDi»

Noitan bu sözü ardından kayboldu ve kapı açıldı.

Karanlığın içinde çirkin bir arzu yer alıyordu. Savaşmam gereken kötülük o karanlığın ötesindeydi.

Yumruğumu sıktım.

Evet… anladım!

“Ben---”

«Kral» olacağım.

▶Birinci Gün <B> Büyük Oda

ÇN: Bölümün kalanı henüz çevrilmedi. Geçiş kısmı düzenleme kolaylığı için eklenmiştir.





Geri Git - Açılış Geri Dön - Ana Sayfa (Main Page)