Utsuro no Hako - Türkçe: 4. Cilt 3. Bölüm

From Baka-Tsuki
Jump to navigation Jump to search

Dördüncü Gün <D> Büyük Oda[edit]

Ben «Kral» olma sürecindeyim.

Yuri ve İroha’nın düşüşüyle olay akışı çok değişti. İroha’nın sayesinde nihayet herkese ‘Asılsızlık Oyunu’nu anlatabildim.

Üçüncü raundda olanlar dışında onlara neredeyse her şeyi anlattım. Her şeyi, herkesin birer NPC olduğunu, Daiya’nın ‘sahip’ olduğunu ve bizi dışarıdan izlediğini ve sekizinci güne kadar kimse kimseyi öldürüp kimse ölediği sürece ‘kutu’yu yok edeceğine söz verdiğini, hepsini anlattım.

Koudai Kamiuçi anlattıklarım hakkında kuşkulu gözüküyordu ama İroha ve Yuri’nin beni kayıtsız şartsız dinlediği bu durumda kuşkularını dile getiremiyordu.

Her neyse, belli oldu artık.

《Herkes sekizinci günün <E> vaktine kadar hayatta kalmalıydı.》

Hedefimiz artık belliydi.

Derdi artık kalmayan İroha ile daha fazla eylemde bulunmayacak Yuri beni dinliyordu. Geriye kalan tek sorunlar Koudai Kamiuçi’nin keyfi davranışları ve Daiya’nın olası düzenbazlığıydı.

İkisinin güçsüz hale gelmesi için önce herkesin kendi rolünü açıklamasını sağladım.

[Sınıf] dağılımı şu şekildeydi:

İroha Şindou - [Devrimci]

Yuri Yanagi - [Büyücü]

Koudai Kamiuçi - [Dublör]

Maria - [Prens]

Daiya kendi [Sınıf]’ını belirtmeyi reddetti ama ben [Şövalye] olduğuma göre geriye bir tek [Kral] kalıyordu.

İroha’nın sakladığı yemek ve bıçaklar bana aktarıldı. Bu şimdilik Koudai Kamiuçi’yi etkisizleştirmiştir. [Kral] eylemde bulunmadığı sürece [Dublör] olan Koudai Kamiuçi’nin birini öldürmesinin hemen hemen hiçbir yolu yoktu. Bir şey yapmak istese bile yapabilmesi için kendini o işe adaması gerekecekti. Onun kişiliğini göz önünde bulundurunca olay akışını değiştirmek zor iş olduğu için başka bir şey yapmamasını bekliyordum.

[Asil Krallık] artık çalışmıyordu.


Tabi sırf bundan dolayı yan gelip yatmadım.


Büyük odaya gittiğimde İroha, Yuri ve Koudai Kamiuçi yerde oturmuş birbirleriyle konuşuyorlardı.

“Hoşino ağabey, biliyor musun, Yuricik hala bakireymiş!”

“K-Kamiuçi… Lütfen yapma.”

Bu oldukça --- değil çok şaşırtıcı.

“Gerçekten mi Yuri?”

Yuri kızardı ama yanıt vermedi.

“Oo, demek sende mi Yuri’yi taciz etmeye geldin Hoşino? Ne kadar da cesursun.”

“Ah, a-affedersin…”

İroha’dan laf işitince özür diledim ama Yuri yine de gözlerini kaçırdı. Biraz darılmıştı galiba.

...gerçi, sırf ders çalışmak için sosyal ağsındakileri unuttuğunu göz önünde bulundurunca o konuda tecrübesiz olması garip değildi.

Ama demek ki oyunda şimdiye kadar tecrübesi olmamasına rağmen o şekilde davranmayı başardı… İroha Yuri’nin diğerlerinin ilgisini bu denli çekebilme yeteneğini kıskanması da hiç garip değildi, ama o zaman…

Bu başka bir soruya sebep oluyor.

“...Birine hiç açıldın mı Yuri?”

“N-Niye ki ne?! Neden sordun ki?! Hiç de samimiyet yok muydu özründe?!”

“Ö-Özür dilerim ama merak ettirdin işte…”

“...sanırım hayır…”

Kendi kendime gülümsedim. Kendimi bundan alıkoyamadım. Demek açıldığı ilk kişi bendim. Gururum biraz okşandı.

“Ha? Bi’ dakika. O zaman onunla nasıl çıktın Yuri?”

“Eğer biraz gülümseyip elini tutarsam istediğim adamı bana aşık ettirebiliri~m.”

“Y-Ya, Kamiuçi! Ö-Öyle düşünmüyorum, cidden bak!”

“Bana yalan söyleyemezsin Yuricik! Tam da o şekilde düşünüyorsun öyle değil mi? Neyse, o bir kenara, nasıl açtın onu kendine?” “Y-Yani…”

“Kesin onu aşık ettirdiğin gibi bir şeyler yaptın yine değil mi? Vay be, seni sinsi şey! Yılan!”

“Üü…”

Kamiuçi’nin alay ettiği Yuri’nin yanında olan İroha’nın yüzü asıktı ve birazda kızgın gibiydi.

“Herkes niye sadece Yuri’ye bakıyor ki? Ben de güzelim oysa!”

“Aa, Başkan çok tatlıydı söylediğin!”

“Ha? Nesi tatlıydı ki? Sadece kıskanç davranmadım mı?”

“Duygularını açık bir şekilde ifade etmen tatlıydı! Nasıl söylesem… başkalarına ihtiyaç duymayan kızlar tatlı değil yani. Hani, tüm sorunlarını kendi halleden birinin yanında işe yaramaz biri gibi hissetmez misin?”

“Hımm, çok ilginç bir fikirmiş bu. O zaman Yuri’nin aşırı mütevaziliği şu ‘Onu korumak istiyorum ya!’ hissini yaratıyor, öyle mi? Yuri, gerçekten de çok kurnazsın.”

“Üü… İroha, çok kötüsün~!”

Yuri hemen suratını astı ve İroha da dayanamayıp ona sarıldı.

“Çok tatlısın seeeen…”

Yuri ilk başta şaşırmışa benziyordu ama mutluluktan gülüp İroha’nın ona sarılmasına izin verdi.

Şu andaki haline bakılırsa İroha’nın biraz yumuşadığı hissine kapılıyorum. Belki de geçen günkü ağlamasının sonucunda bu hali ortaya çıkmıştı.

Ama bu halinin durum için elverişli olduğundan eminim.

“İroha…”

“Ne oldu Hoşino?”

“Merak etme sen de bir gün popüler olacaksın!”

İroha söylediklerime gülümsedi.

Ve gülümsemeye devam ederek yanıt verdi, “Bu aşağılayıcı sözlerin için gerçekten çok teşekkür ederim. Beni kusursuzca sinir etmeyi başardın.”

Belki de asla yumuşamayacaktı.

“Eğer öyle davranmaya devam edersen sonsuza dek bakire kalacaksın Başkan!☆”

“Kapa çeneni.”

“Davranışların bir kenara, o eksik parmağın çok korkunç. Bir gizli örgütteki başarısızlıklarından dolayı kefaret ödemiş bir liseli kızına benziyorsun!”

“Ahaha, Kamiuçi, git öl ya.”


---Koudai Kamiuçi tehlikeli biri.

Hatta İroha da Yuri de bunun farkındaydı.

Çok detayına girmedim ama Koudai Kamiuçi’nin geçen raundlarda bıçaklarla cinayet işlediğini ve işlemekten zevk aldığını söyledim onlara.

Ama ikisi de onunla güzel güzel konuşmaya devam etti, tıpkı şimdiki gibi.

Bunun sebebi ise benim onlardan bunu yapmalarını rica etmemdi.

Eğer ikisi de ona karşı gelip hep tetikte olsalar Koudai Kamiuçi doğal olarak mutlu olmazdı.

Ve o durumda Koudai Kamiuçi yaptıklarıma karşılık verip [Asil Krallık]’ın başlamasına sebep olurdu. Ama onu eğlendirdiğimiz sürece hiçbir şey de yapmayabilirdi.

Hayır… bu kadar belirsiz bir planla yan gelip yatmadım. Bunca zamandır tetikteydim. Bunca zamandır önemsiz bir etkenin onun sonunda patlamasını tetikleyeceğinden endişeliydim.

Ama sorun şu ki---


“Hayır, sen öl.”


---Koudai Kamiuçi’nin davranışları benim beklentilerimden çok daha fazlaydı.

Yere dökülen bir şeyin sesi.

O sesle beraber bir tane daha felaket oldu.


Yuri’ye sarılan kollar düştü ve hemen ardından İroha’nın vücudu yere doğru kaymaya başladı. Yuri olan bitenden dolayı aklı karışmışa benziyordu ve göğsüne baskı yapan kafaya şaşkın bir şekilde baktı.

Yuri ellerine baktı.

Kırmızıya boyanmışlardı.

“...”

Bu dehşet verici sahnenin karşısında çığlık bile atamadı.

Koudai Kamiuçi İroha’nın sırtındaki bıçağı çekti ve onu saçından tutup Yuri’nin üstünden attı. Ardından İroha’nın sırtüstü vücudunun üstüne oturup bıçağını ona saplamaya başladı. Defalarca, tekrar tekrar.

Bıçağın İroha’nın vücuduna giriş çıkışının sesleri metronom gibi büyük odayı doldurdu. Bunu bir süre yaptıktan sonra Koudai Kamiuçi ayağa kalkıp sırıttı, “Demek gerçekten de sonsuza dek bakire kaldın. Yazık oldu.”

Neden?..

Her bıçaklama sesiyle kaybolan akıl sağlığımın son parçacıklarını bir arada tutmak için kendime sarılıp düşünmeye başladım.

Odamdaki bıçaklar gizlenmişti. Benim, İroha’nın, Yuri’nin ve Koudai Kamiuçi’nin bıçakları kesinlikle oradaydı.

Öyleyse neden bıçağı vardı?

...yoksa?..

Düşündüm.

Koudai Kamiuçi neden beklentilerimin üzerindeydi? Dengesiz kişiliğini bilmeme rağmen onunla neden baş edemedim?

Gerekenleri yaptığımdan emindim. Öyleyse bir şeyi gözden kaçırmış olmalıydım.

Ve o da---

“Daiya…”

Onun adını fısıldadım ama o bana bakmadı.

Sadece sağ kulağındaki küpeye dokunuyordu.

Onu anlayamıyordum.

Bunu hangi nedenle yapma gereği duydu?

Taşınabilir cihazı çıkartıp aklıma takılan bir şeyi araştırdım.

Aa… tıpkı düşündüğüm gibi. Daiya Koudai Kamiuçi’yle üç tane [Gizli Buluşma] yapmıştı. İlk günde, ikinci günde ve bugün.

Daiya baştan beri benden kuşkuluydu herhalde. Dün yaptıklarımı gördükten sonra da bana karşı yaptığı planı uygulamıştı.

Koudai Kamiuçi derin nefes verdi. “Çok şaşırmıştım.”

Ona baktım.

“Oomine ağabeyin dediği gibi olacağını düşünmemiştim doğrusu. Hoşino ağabey Başkan ve Yuricik ile işbirliği yaptı. Onlara sadece sekiz gün hayatta kalmaları gerektiğini söyleyip oyunda yer alma isteklerini ortadan kaldırdın. Sırf o sebepten dolayı bana arkadaşlık yapıyorlardı. Haha, Oomine ağabeyin şimdiye kadar söyledikleri doğru çıktığına göre söylediğinin kalanı da doğrudur herhalde.”

“...ne dedi?..”

“Komplo kuran sizlerin geriye kalanları, yani bizi öldüreceğinizi söyledi.”

Ne cüretle ona öyle bir zırvalık yedirirsin!..

“Kuralları göz önünde bulundurunca sen kazanmış olurdun ne de olsa. Of, Hoşino ağabey ya, zararsız birine benzesen de ne kadar kurnazmışsın. Kendi [Sınıf]’ını nereden nasıl öğrendiğini bilmiyorum ama bunu baştan beri planlıyordun öyle değil mi? Öldürebilen üç [Sınıf]’ın bir arada var olabileceğini fark ettin, komplo kurdun ve hayatta kalmanın bir başka yolunu uydurarak bize bu ölüm oyununa katılma isteğimizi ortadan kaldırmaya çalıştın. Az kalsın yemiştim!”

Neden… olan biteni bu şekilde algılıyordu ki?

Ama al sana [Asil Krallık] işte. Kimseye güvenmene izin vermeyen, birbirinizi kandırmaya sürükleyen ve nihayetinde birbirinizi öldürmeye zorunlu tutan bir oyundu bu.

Gözlerimi yere çevirdim. Yuri İroha’nın kafasını kucağına koyup İroha’nın adını sayıklayarak içinden çıkanları tekrar içine sokmaya çalışıyordu.

Koudai Kamiuçi onu o şekilde görünce tiyatroda bir komedi oyunu izliyormuşcasına gülmeye başladı.

“Şimdi Hoşino ağabey ve Mariççi’yi öldürmem gerekiyor ama… bunun keyfini biraz daha sürdürmek istiyorum. Bana karşı koyabilecekmiş gibi de durmuyorsunuz zaten. Ahaha, gerçek hayatta asla bulamayacağın bir heyecan var [Asil Krallık]’ta, işte o yüzden bu kadar güzel bir oyun ya!”

Demek bir kez daha Koudai Kamiuçi’yi cinayet işlemekten alıkoyamadım.

Kaybettim.

Hayır… oyuna getirilmiştim.

İmkanı yok.》

Daiya Oomine beni oyuna getirdi.

《İnsanın kendi düşüncelerini anlaması gerçekten çok kolay. Bunun sayesinde asıl Daiya’nın ne düşündüğünü anladım.》

“Ah…”

Anladım.

Daiya bunları tabi yapar.

Ona her şeyi anlattım. NPC olan Daiya Oomine’ye gerçek olan Daiya Oomine’nin yaptıklarını anlattım ve NPC olan Daiya Oomine gerçek olan Daiya Oomine’nin niyetini anlamıştı.

Eğer anladıysa gerçek olanın yapılmasını isteklerini gerçekleştirmesi doğaldı.

Ve o gerçek olan Daiya da benim düşmanımdı.

O yüzden buradaki Daiya’nın beni amacımdan, herkesi hayatta tutmaktan alıkoyması da doğaldı.

Ve aslına bakarsan benim kazanmamı da engelledi.

Haha…

Onu kendimden yana yapmaya çalıştığım anda kaybetmiştim.

“Kıkı…”

Daiya’nın bastırılmış gülme sesi.

“Senin «Kral» olman daha baştan imkansızdı! Sen öyle bir pozisyona uygun musun sanki!”

Bu sözle farkına vardım.

Daha önceden İroha’yı «Kral» olmak isteyen bir çocuk diye aşağıladım. Ben ne kadar da aptaldım. O çocuğun ta kendisiydim.

“Haha…”

Oyunun başından beri «Kral» olabilecek tek bir kişi vardı.

Daiya Oomine.


Ve o şekilde tahttan öylece atıldım.

- [İroha Shindou] [Koudai Kamiuçi] tarafından vücudunun 17 farklı yerinden bıçaklandı, ölüm


ÇN: 3. Bölüm henüz bitmedi.