Utsuro no Hako - Türkçe:1. Cilt 0. Defa (2)

From Baka-Tsuki
Jump to navigation Jump to search

Aah, az sonra öleceğim.

Kamyondan aldığım darbe sonrasında inanılmaz bir süre boyunca yaşamaya devam etsemde, bu düşünceler aklımda sürekli tekrarlanıyordu. Böyle bir darbeden sağ kurtulamazdım. Ölecektim. Hayatım burada sona erecekti.

H-hayır, ölmek iste—

Bu aptal düşünceler daha önce ölümü hiç ciddiye almamış birinindi, her ne kadar sürekli ölmeyi düşünse bile.

Ölmek. Bitirmek. İleride bir şey yoktu. Bu durumun korkunçluğunu daha yeni anlamıştım, ve şimdi ölecektim.

Eğer bu ne olursa olsun olacaksa, en azından aşk dünyamı değiştirdikten sonra olsa olmaz mıydı ?!

Aşkı şimdi anlıyordum!

Bir amacım vardı!

Henüz sevdiğim kişi için hiçbir şey yapmamıştım!

—bu çok acımasızcaydı.


"Hım, bu ilgimi çekebilecek bir durum gibi duruyor."

Bir anda karşımda o belirmişti. Nereden geldiği hakkında bir fikrim yoktu. Daha önemlisi, benimle nasıl normal şekilde konuşabiliyordu? Nerede durduğunu tam olarak göremiyordum. Vücudum o kadar bükülmüştü ki nereye baktığımı bile bilmiyordum. Yine de, o kişi bana bakıyordu. Bu imkansız bir olaydı. Ah, hayır, bu doğru değildi. Bir anda bilmediğim bir yere ışınlanmıştım ve o kişinin karşısında dikiliyordum. Bulunduğum yer bende hiçbir etki bırakmasa da, bu yerin çok özel bir yer olduğunu anlamıştım.

"Beni yanlış anlama, senin kazandan bahsetmiyorum. Bu tarz kazalar dünyanın her yerinde oluyor. Benim ilgimi çeken şey, bu kazanın ilgimi çeken çocuğun yakınlarında gerçekleşmesi."

Neyden konuşuyordu?

Ölürken hayatının gözlerinin önünden geçtiğini duymuştum, ama garip bir yere getirilip acayip bir insanla konuşulduğunu hiç duymamıştım.

Bu kişi azrail falan mıydı?

O herhangi birine benzemiyorken bir şekilde herkesi andırıyordu.

Emin olduğum bir şey varsa: çok çekici olduğuydu. Görünüşü, sesi, kokusu beni büyülüyordu.

"Bu çocuğun yakınında kullanılan 'kutuya' vereceği tepkiyi görmek istiyorum. Ah, tabi aynı zamanda senin kutunu nasıl kullanacağını da merak ediyorum. Sonuçta, bütün insanoğluyla ilgileniyorum. Diğer bir yandan, sen doğalsın, ama sadece bir 'fazlalıksın'."

Bu kişi anlaşılmaz bir şekilde konuşurken bir yandan da gülüyordu.

"Bir dileğin var mı?"

Bir dilek?

Tabi ki vardı.

"Bu kutu her türlü dileği gerçekleştirebilir."

Kutuyu kabul ettim.

Ve o anda, bu kutunun her türlü dileği gerçekleştirebilecek gücü olduğunu anladım. Bu yüzden, kesinlikle eminim ki bu kutuyu asla bırakmamalıyım.

Eğer hayatımın nasıl sonlanacağını değiştiremiyorsam, lütfen, bir kısmını tekrar etmeme izin ver. Sadece dün ne yaptığımı değiştirmeme izin versen bile yeter. Yapmam gereken bir şey var. Sadece dün olsa bile, hislerimi iletebilirim. Eğer sadece bunu yapabilirsem, başka hiçbir pişmanlığım olmayacağına eminim. Cevabı ne olursa olsun, hiçbir pişmanlığım olmayacak. Lütfen, beni zamanda birazcık geri gönder. Bunun imkansız olduğunu biliyorum. Ama yinede, dileğim bu.

Dileği tuttuktan sonra, kutu etçil bir canavar gibi ağzını açmış, beni ve etrafımdaki boşluğu emerek yok olmuştu.


Peki. Böyle olsa da olur.

"Haha—"

Çekici bir gülümsemeye sahip olan kişi benim dileğimi tek bir cümleyle yorumlamıştı.

"—eğer kendini sınırlandırırsan alacağın şey bu olur."

Ve ortadan kayboldu.

Bende neredeyse hiçbir etki bırakmayan bu özel yerden atılmıştım.

Artık karanlığın yalayıp yuttuğu bir depodaydım. Keskin bir koku, sanki sayısız ceset burada terk edilmiş gibi, burnuma saldırıyordu. Öyle iğrenç bir odaydı ki, en soğuk ve nemli bir hapishane bile bunun yanında cennet kalırdı. Ah, eğer burada bir saat bile kalsam bayılacaktım. Ama oda beyaza boyanmaya başlamıştı. Odanın köşelerini bile görmemi engelleyen bir beyazlıktı bu. Sonra, sanki biri tütsü yakmış gibi, iğrenç koku, yerini tatlı bir aromaya bırakmıştı. Gözümü her kırptığımda, kara tahta, sıralar ve sandalyeler beliriyordu. Oda sonunda dolmuş ve geriye sadece gerekli oyuncuları çağırmak kalmıştı. Dün bizim sınıfta bulunan herkesi buraya ekle. Eğer bu mümkünse, bazı şeyleri değiştirebilirim. Dünü yeniden yaşayabilirim.

Bu yer ne kadar güzel boyanmış olsa da, derinlerde, zindandan bile daha iğrenç olduğu gerçeği değişmeyecekti.

Bu benim ölümden sonraki, beyaz —bembeyaz tatlı umudumdu.

Bu yüzden, evet. Eğer amacıma ulaşamayacak olursam—

—Kendimle beraber bu kutuyu da yok etmem gerekecekti. Tatlı küçük dekorasyonlar sınıfa yapıştırılmadan önce, hücrenin iğrençliği gözüme bir kez daha çarpmıştı.




Geri Git - 27,755. Defa Geri Dön - Ana Sayfa (Main Page) Devam Et - 5,000. Defa